Sürekli İyileştirme

Sürekli İyileştirme
İyileşme ve gelişim. İş ve özel hayatımızda bizim ve dokunabildiğimiz her şeyin gelişimi...

19 Ocak 2017 Perşembe

Yapa-Bilmenin Teorisi

Sigaranın zararlı olduğunu kaçımız biliyoruz? Arabanın hareket edebilmesi için debriyajdan ayağınızı çekerken diğeri ile gaz verilmesi gerektiğini kaç kişi biliyor? Sunum yaptığımızda, topluluk önünde konuştuğumuzda kendimizden bir şey kaybetmeyeceğimizi, ucunda ölüm olmadığını kaç kişi biliyor?
Bazen bildiklerimizi hayata geçirmek konusunda eksik kalırız. Bu eksiklik, o konuya ait yetkinlik gelişimimimizi tamamlamadığımızdan kaynaklanmaktadır. Yetkinlik kavramının öncülüğünü ilk kez yapan David C. McClelland olmuştur. McClelland’a göre yetkinlikler, üstün performansa sahip çalışanlar ile düşük performansa sahip çalışanlar arasındaki farklı bireysel özellikleri ifade etmektedir ve zeka veya kişilik özelliklerinin aksine eğitimle ve geliştirme ile geliştirilebilir yapıdadır.(1)  İş yerinde yetkinliklerimiz bizim performansımızı ortaya çıkartmamızı sağlarken, özel hayatımızda da herhangi bir konuda yetkin olmamız yaşam kalitemizi arttırır, hayatı bizim için kolay ve yönetilebilir hale getirir.



Bir konuda yetkin olmak, o alandaki sorumluluğun, görevin, davranışın veya belirlenen aksiyonun yerine getirilebilmesi durumu olarak tanımlanabilir. Bir davranışı hayata geçirmek, mevcutta memnun olmadığımız bir davranışı yapmaktan vazgeçmek ya da bilmediğimiz yeni bir konuda yetkin olmak elimizde. Öncelikle içimizde bir davranıştan vazgeçme ya da o davranışı değiştirme veya bilmediğimiz yeni bir konuyu öğrenme isteği oluşur. Bu istek, değişim için ilk motivasyon kaynağı. Bu isteğin altında yatan nedenler, herkeste farklılık göstermekle birlikte mutlaka içinde bulunduğumuz durumdaki bir ihtiyaçla ortaya çıkıyor. Kimi için bu ihtiyaç kendini tanıdıkça ortaya çıkarken kimilerinde dış etkenler sayesinde oluşuyor.
Herhangi bir konuda yetkin olmanın temeli bilgi, beceri ve tutuma sahip olmaktan geçiyor. Bir işi yapabilmek için önce yeterli bilgi birikimine ve teknik donanıma sahip olmamız gerekiyor. Araç kullanmak için sürücü kursuna gidip eğitim almak gibi. Beceri, edindiğimiz bilgilerin fiziksel olarak hayata geçirilmesidir. Aracı hareket ettirmek için debriyaj gaz ayarını doğru şekilde yapmanızdır. Tutum ise bir düşünceyi, davranışı veya hareketi kabul ya da reddetme şeklinde gözlenen, duygusal hazır oluş halidir. Bir konu hakkındaki tutumumuz o konudaki davranışımızı şekillendirir. Araç kullanabildiğinizi kabul ederek araç kullanmaya başlamanız ve aracı hareket ettirme becerisini tekrarlayabilmenizdir.

İSTEK
Davranış değişikliği yaratmak istediğimizde ya da yeni bir beceri sahibi olmaya çalıştığımızda, önce bunu yapmaya isteğimizin olması gerekir. Bu istek de genellikle bir ihtiyaçtan doğar. İhtiyacı kabul etmiş ve harekete geçmek için kendimizi hazır hissediyorsak sonraki adımları atmaya hazırız demektir. Bu adımların koşar adım olması gerekmez. Hatta bebek adımlarını atabilmek, başlangıçta koşar adımları atabilmek için beklemekten daha iyidir. Her ne kadar “Kervan yolda düzelir” mantığı birçok kişide varsa da, iş kendimizi değiştirmeye geldiğinde genellikle durup bekleriz. Biri gelecek ve bize ne yapmamız gerektiğini söyleyecekmiş gibi… Bir planlama yapmak tabi ki önemli, ancak harekete geçmek için her zaman planının tamamını beklemek gerekmeyebilir. George S.Patton’un dediği gibi “Üzerinde hemen çalışılabilecek iyi bir plan, haftaya hazır olacak mükemmel bir plandan iyidir”. Yeterince plan yapıp harekete geçmek için kendimizi motive etmemiz gereken zamanlar olabilir. Önemli olan bunların farkında olup doğru yerde harekete geçebilmemiz.
Bilgi ve beceri sahibi olmamızdan ya da bildiklerimizi tutuma dönüştürmeden önce sahip olmamız gereken tek bir şey var. İSTEK !
Bol istekli ve eğlenceli zamanlarımız olsun…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder