Sürekli İyileştirme

Sürekli İyileştirme
İyileşme ve gelişim. İş ve özel hayatımızda bizim ve dokunabildiğimiz her şeyin gelişimi...

15 Nisan 2015 Çarşamba

Farklılıklarımız ve Takım Çalışması

Farklılıklarımız ve Takım Çalışması


Hepimiz birbirimizden farklıyız, farklı deneyimlerimiz, bilgimiz, kişiliğimiz var. İşte bu yüzden farklı çalışan bir beynimiz var, hiçbirimiz birbirimize benzemiyoruz. Çoğu lider son zamanlarda çeşitliliğin iş yerine getirdiği faydaların farkına varıyor. Takım çalışması önemli ancak doğru kişileri bir araya getirebiliyor ve onların birlikte çalışabilecekleri ortamı yaratabiliyorsak...

Birlikte çalıştığımız arkadaşlara baktığımızda çalışma stili olarak birbirimizden farklı olduğumuzu görüyoruz. Kimileri mantıksal, analitik ve verilere dayalı konuşmayı seviyor, kimileri daha duygusal, destek olmayı seviyor, kimileri plan odaklı ve detaycı, kimileri de yaratıcı fikirler bulmak ve stratejik düşünmek konusunda iyi. Bir şirketteki veya bir takımdaki kişilerin hepsi aynı tarzda çalışan insanlarsa sorun yaşama ihtimalimiz yüksektir. Eğer ekibimizdekilerin hepsi büyük resmi görüp stratejik düşünüyorlarsa sıklıkla zaman planınızın gerisinde bütçenizin üstünde kalacaksınız. Veya herkes analitik düşünebilen ve planlı çalışmaya yatkın kişilerse yenilikçi yaklaşımlar eksik kalacaktır.
Takımdaki herkesin bir rolü olduğunu görerek herkese ihtiyacı olanı verebilecek olan yöneticiler, ekip liderleri daha başarılı takımların parçaları olacaktır. Yeter ki takım çalışması için gerekli olan güven ve uzlaşma ortamını yaratılsın.  



İyileştirme projelerinde de takım çalışmasının önemi bu noktada ortaya çıkıyor. Problemi ve çözümlerini farklı bakış açıları ile görebilen, farklı departmanlar-fonksiyonlardan gelen kişilerden oluşan ekipler projeleri hem daha verimli ilerletiyor hem de daha büyük kazançlar elde ediyorlar.

Takım çalışmasına, farklılıkları kabul edip bir arada ortak bir amaçla çalışmaya her zaman ihtiyacımız var. Bunu gördüğümüz zaman daha başarılı bireyler, ekipler, firmalar ve sonunda daha güçlü bir ülke göreceğiz. Bu yolla, Ahmet Şerif İzgören'in dediği gibi "Bireysel değil toplumsal gelişelim"...