Sürekli İyileştirme

Sürekli İyileştirme
İyileşme ve gelişim. İş ve özel hayatımızda bizim ve dokunabildiğimiz her şeyin gelişimi...
İnovasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İnovasyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Mart 2020 Çarşamba

Yaratıcı çözümler bulmanın yolları


Sürekli iyileştirme çalışmalarında problemleri çözerken insanlardan yaratıcı çözümler bulmalarını bekliyoruz. Yaratıcı olmak dendiğinde insanlar yaratıcı çözümler bulmanın zorluğundan ve kendilerinin yaratıcı olmadığından bahsediyor. Yaratıcı Özgüven kitabının yazarları Tom Kelley ve David Kelley'in de dediği gibi yaratıcı olmanın, herkeste doğuştan olduğuna inanıyorum. Yaşımız büyüdükçe aldığımız eğitim, yaşadığımız olaylar ve aldığımız cevaplar/tepkiler ile yaratıcılığımız sekteye uğruyor. 

Yaratıcılığımızı keşfetmenin yollarından birkaçı
  • Bakış açımızı biraz değiştirmek
  • Bu konuda yapılanları incelemek
  • Benchmark yapmak 
  • Daha çok araştırıp düşünmek için zaman ayırmak 


Bu yollardan birini hızlıca denemek için aşağıdaki örneğe bakalım:
  • Sıkıcı ya da yorucu olduğu düşünülen bir iş ya da müşteriye sunulan bir hizmet eğlenceli hale getirilebilir mi?
General Electric'in çalışanlarından olan Doug Dietz, GE Healthcare için yüksek teknolojili tıbbi görüntüleme sistemlerinin tasarım ve geliştirme çalışmalarını yönetiyordu. Doug, küçük bir kızın MRG (Manyetik Rezonans Görüntüleme) cihazına girmekten korktuğunu gördü. Kız gözyaşları içindeyken ailesi onu cesur olması gerektiği konusunda telkin etmeye çalışıyordu. Bu sırada cihazı kullanacak olan teknisyen telefonla bir anestezi uzmanı çağırdı. O anda Doug Dietz, taramalarda uzun süre hareketsiz uzanamayacak kadar çok korkan pediyatri hastalarını, rutin olarak uyuttuklarını öğrendi. Pediyatri hastalarının %80'i uyutuluyordu.
Doug, MRG makinelerini küçük çocuklar için daha az korkutucu yapma arayışında ona yardımcı olacak bir yöntem aramaya başladı.  

Bakım merkezinde küçük çocukları izledi ve empati kurmaya çalıştı. Çocuk uzmanlarıyla konuştu. GE'den bir gönüllü grubu, yerel bir çocuk müzesinin uzmanları ve iki hastanenin doktorlarından destek aldı. "Macera Serisi" adını taşıyan tarayıcının ilk protipi yapıldı ve Pittsburg Üniversitesi Tıp Merkezi'ndeki çocuk hastanesine kuruldu.

Prototiplerden biri, aşağıdaki korsan gemisi şeklindeki cihazdı.



Sadece fiziksel ortamın hazırlanması ile yetinmedi. MRG odasının macera odasına dönüşmesi için makine operatörlerine bir yönlendirme metni hazırladı. Bu metin ile operatörler küçük hastaları macera boyunca yönlendirebildiler. 

Çocuklar için yapılan yeni tasarım MRG, uyutulması gereken pediyatri hastası sayısını ciddi oranda düşürdü. Sürecin çıktılarına bakarsak iyileşmeler:
  • Daha az anestezi uzmanı ihtiyacı
  • Her gün daha çok hasta için tarama yapılabilmesi
  • Hasta memnuniyeti puanında %90 artış
  • GE Healthcare'in karında artış
Ancak Doug Dietz kendisi için en büyük ödülün, 6 yaşındaki kızına MRG "korsan gemisi"nde yapılan taramadan sonra bir annenin söyledikleri olmuş. Küçük kız cihazdan çıkıp annesinin yanına geldiğinde "Anne, yarın tekrar gelebilir miyiz?" diye sormuş.

Doug Dietz'in hikayesini kendisinden de dinlemek isterseniz aşağıda TED konuşmasının linkini bulabilirsiniz. 





23 Mayıs 2019 Perşembe

YALIN YÖNETİM VE TÜRKLER

Henry Ford, yalın düşüncenin atası olsa da Yalın denildiğinde aklımıza Japon firmaları ve Toyota geliyor. Birçok kişinin inancı da Japonlar'ın zaten doğuştan bu çalışmalara yatkın oldukları ya da onların hamurunda bu davranışların olduğu yönünde. Japonlar'ın hangi özelliklerinin Yalın yönetimi destekler, hangilerinin Yalın yönetimle ters düştüğünü anlatan yazıya detaylı okumak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

Kısaca destekleyen ve engel olan özelliklerin neler olduğuna bakarsak:
Destekleyen özellikler, yapılan işlerde rutinleri olması ve kurallara uyum, mükemmellik için gösterdikleri çaba, saygı ve nezaket, dinleme ve sabır, temizlik ve düzen. Engellere baktığımızda hiyerarşinin önemi ve emir-komuta zinciri, başarısızlık korkusu, kurallara katı şekilde uymak, problem çözme sürecinden çok cevaba odaklanmak.
Dikkat edersek destek olan ve engel olan özelliklerden bazıları aynı davranışın sonuçları. Rutinlerin olması ve kurallara uyum yalın yönetimde süreci kolaylaştırırken kurallara katı şekilde uymak zorlaştırıyor, çünkü yaratıcılığın önünde engel oluşturuyor. Aynı şekilde mükemmellik için gösterdikleri çaba ve başarısızlık korkusu yine aynı davranışın sonuçları. 

Bütün bunlardan yola çıkarak, biz Türkler'in iyileştirme kültürünü destekleyen ve köstek olan yanlarımızın neler olduğunu ortaya koyarsak değişime, iyileştirmeye giden yolda işimiz kolaylaşabilir.

  • Aceleci olmak

Hemen çözüme ulaşıp olayı kapatmaya çalışıyoruz. Bu da çoğu zaman kök nedeni bulmadan problemlerin üstünü geçici olarak örtmemizi sağlıyor. Bu özelliğimizi fırsat olarak görüp değişimi ve gelişimi desteklemek için kullanabiliriz. İyileştirme çalışmalarına başladığımızda yaşadaıklarımızda genelleme yaptığımızda belirlenen aksiyonlarla ilgili olarak ne kadar hızlı adım atıyorsak o denli başarılı sonuçlara erişiliyor. Ne zaman ki aksiyonlar ertelenmeye başlanıyor ya da uzun vadeli tarihlere planlama yapılıyor, orada sürecin tamamlanması zorlaşıyor. Ya da elde edilen fayda beklenenden az oluyor.  


  • Yardımlaşma kültürü

Toplum olarak yardıma, desteğe ihtiyacı olanlara elimizi uzatıyoruz. Geçmişten gelen imece kültürümüz de buna en güzel örnek. Firmalarda bu yardıma, desteğe köstek olacak sistemler kurmadığımız sürece iyileştirme çalışmalarında bizi en iyi destekleyen özelliğimiz bu oluyor.

  • Kurallardan hoşlanmamak ya da kuralları delme yollarını aramak

Kuralları delmeye çalışmak çoğu zaman beraberinde sorunları da getiriyor. Örneğin emniyet kemeri takılmadığında duyduğumuz sesi susturmak için tasarlanmış bu parçalar... 



Ancak diğer taraftan bakarsak kuralların dışında çıkıp başka yollar düşünmek yaratıcılığı ve dolayısıyla gelişimi destekleyen bir özellik. Sadece bu özelliği doğru alana yönlendirmemiz gerekiyor.

  • Kolay olduğunu düşündüğümüz işleri yapmak

Bu şekilde söylendiğinde kötü bir özellik gibi görünüyor. İyileştirme ve gelişim yolunda işlerin zorluğundan bahsetmek yerine yapılacakların işlerimizi kolaylaştıracağını doğru şekilde anlatmak bu güçlü yanımızı kullanmamız için bizi motive edecektir. Bir işin daha kısa zamanda bitirilmesi, daha kolay yapılması ya da  kalite hatasına açık noktalarının ortadan kaldırılması gibi faydaları ortaya konabilir. 


Yalın yönetim, farklı kültürlerden gelen en iyi yönetim düşüncesinin bileşimidir. Toyota, kültürel engellerin üstesinden gelmek için Batı'dan fikir alarak inovasyonu ve problem çözmeyi destekleyen sağlam bir yönetim sistemi oluşturdu.

Aslında her ülke ve firmanın zayıf olduğu noktaları etkileyen kendine özgü güçlü yanları ve kısıtları var. Bu nedenle "Japon değiliz", "Toyota değiliz" ya da "araba üretmiyoruz" gibi mazeretlerin firmanızı geriye götürmesine, sürekli iyileştirmenin temel ilkelerinin uygulanmasını önlemesine izin vermeyin.



Kaynakça: *https://planet-lean.com/japanese-culture-lean-culture/

6 Haziran 2018 Çarşamba

Yangın Söndürenler Ödüllendiriliyor mu?

Şüphesiz ki çıkan bir yangını söndüren ve durumu kurtaran itfaiyeciler birer kahraman. Hayranlık duyduğumuz sadece itfaiyeciler değil. Filmlerde de sıklıkla kahramanlık öyküleri seyrediyoruz. Bir basketbol takımı tüm maçları kaybederken bir koç gelir ve durumu düzeltir, ard arda maçlar kazanılmaya başlanır. Süpermen gibi ekstra yeteneklere sahip süper kahramanlar da yaratırız, ama amaçları aynı kalır, günü kurtarmak. Kahramanları seviyoruz ve onları taklit etmek istiyoruz. Çok heyecan verici değil mi!

Bu kahramanlık hikayesi iş ortamında nasıl baş gösteriyor? İş yerinde bu kahramanlık hikayelerini istiyor muyuz? İş yerindeki kahramanların işi problemlere karşı reaktif olmak, yani anlık olarak günü kurtaracak çözümleri bulmak. Oysa proaktif olarak problemleri ele almak daha üretkendir. 

Bu nedenle hepimiz öncelikle şu soruyu sormalıyız. Firma olarak "yangın söndürme"yi ödüllendiriyor muyuz? Bu soruyu danışmanlık yaptığımız birçok firmada ele aldık. Bu soru gündeme geldiğinde komik bakışmalar oluyor. Ama basit bir hikaye ile duruma açıklık getirebiliriz. 

Firmamızda iki yetenekli çalışan var, Selim ve Ahmet. İkisi de bakım sorumlusu olarak çalışıyor. Selim'in sorumluluğunda olan makinelerden biri gece arıza yapıyor ve Selim gecenin yarısında çalışarak süreci durduran her şeyi düzeltiyor. Yeniden üretim yapılması sağlanıyor ve tüm teslimatların sorun olmadan yapılması sağlıyor. Ne kahramanlık!

Ahmet'in sorumlu olduğu makinelerden hiçbiri gece boyunca hiç arıza yapmıyor, bu nedenle üretimin durmasına veya herhangi bir probleme neden olmuyor. Bu durumda Ahmet'in sorumlu olduğu alan daha sağlam ve güvenilirdir.

Peki takdiri kim alır?

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Problem makine arızası değil, gelmeyen bir malzeme, müşteriye teslim edilemeyen bir ürün, stokta fazlalık olan malzemeler ya da zamanında doğru bilgilerle teslim edilemeyen raporlar olabilir.

2 hafta sonra Selim'in giderdiği arıza tekrarlanır ve Selim gelip arızayı tekrar geçici olarak çözer. Bu yaptıklarından dolayı da çoğu firmada takdiri toplayan ve kahramanlık yapan Selim olur. 

Bu tip firmalarda giderek artan iş yükü, toplantılar, sunumlar, azalan kaynaklar gibi problemler baş gösterir. Bu tip problemlerle karşılaşmak da normal hale gelir. İnsanlar her zaman gün boyunca yangın söndürdüklerinde nasıl değer yaratabilirler?

Peki işimizin sadece yangın söndürmekten ibaret olmasından nasıl kurtulabiliriz? Bunun için liderlikte olduğumuz ve gitmemiz gereken yönü aşağıdaki gibi gösterebiliriz. 



Gitmek istediğimiz yöne gidebilmek için 3 adımımız var.

1. Ölçelim : Her operasyon yöneticisinin günlük olarak yaptıklarını yukarıdaki 3 kategoriden hangisine girdiğini gözlemleyerek ve kayıt altına alarak işe başlayabiliriz. Bu, bizim mevcut durumumuzu ortaya koyacak.

2. Çalışanların eğitimi : Tekrar tekrar aynı problemlerle uğraşmak yerine kalıcı çözümler bulabilmeleri için çalışanların eğitimi. Öncelikle "DEĞER"in ne olduğu ve nasıl değer yaratabileceğini anlatmak, uygulamalarına izin vermek. 

3. Kutlama : Mevcut durumda yaptığımız ölçümlere göre her 3 kategoriye ayırdığımız zamanları takip etmek. Gelişimi kutlamak ve takdir etmek.

Günü kurtaranlar yerine değer yaratanların takdir edildiği bir ortam yaratmak, önce nerede olduğumuzu tespit etmekten geçiyor. Sonrasında ise harekete geçmek ve takip etmekten...



16 Mayıs 2018 Çarşamba

Soruların Şaşırtıcı Gücü

Bir uzman ya da yöneticinin gününün çoğu başkalarından bilgi istemekle geçer. Çok az sayıda uzman sorgulamanın bir beceri olduğunu düşünür. Oysa soru sorulmadığında birçok fırsatı kaçırırız.
Sorgulama, firmalarda DEĞERin ortaya çıkarılmasını sağlayan bir araçtır: Öğrenmeyi ve fikir alışverişinde bulunulmasını sağlar, yenilikleri ve performans geliştirmeyi arttırır. Aynı zamanda öngörülemeyen risklerin ve tehlikelerin ortaya çıkmasını sağlar.

Sorgulama, çoğumuzun doğustan sahip olduğumuz bir beceri. Kendi çocukluk yıllarınıza ya da çevrenizdeki 3-4 yaşındaki çocuklara bakın. Çocukken, olayların neden ya da nasıl olduğunu anlamaya çalışmak ve öğrenmek için hep sorulardan faydalanırız. Ve bazen o sorgulamalar sırasında daha önce hiç farkına varmadığımız başka olaylarla bağlantıları buluruz. Bulduğumuz bu yeni bağlantılar yeni olaylarda farklı yorumlar yapmamızı sağlar.

Peki yetişkin olarak neden çoğumuz soru sormuyoruz ya da verilen cevabı dinlemiyoruz? Bazı kişiler, egosentik olduğu için kendi düşünceleri, öyküleri ve fikirleriyle başkalarını etkilemek istiyor olabilirler. Bazıları konuyu yeterince umursamayacak kadar ilgisizler ya da duydukları cevaplardan sıkılıyorlar. Bazırları da kendi bilgi birikimine aşırı güvenip zaten cevapları bildiklerini düşünebiliyorlar. Ya da yanlış soruyu soracaklarını ve cahil, beceriksiz olarak görüleceklerinden korkuyorlar. Fakat soru sormaktaki en önemli engel, çoğu insanın iyi sorular sormanın ne kadar faydalı olacağını anlamaması.

MIT Liderlik Merkezi yönetici direktörü ve MIT Sloan profesörü Hal Gregersen'e göre sorular inovasyonun anahtarı.




Bu nedenle Hal Gregersen'in beyin fırtınasına sorularla olan yaklaşımı da, soruların gücünden faydalanıyor. Chanel, Danone, Disney, EY, Genentech gibi birçok firmada denenmiş bu metod, beyin fırtınası metodunu kullanırken sorular sormak olarak tanımlanabilir.

Question Burst™ katalitik bir soru sorma yöntemi. Bu süreç, sadece bir soruna odaklanmaya izin veriyor. Yeni ve yenilikçi bir çözüme ulaşabilmek için alternatif bakış açılarını inceleme fırsatı sağlıyor. 3 basit adımı var(*).

  1. Zemin Hazırlamak
  2. Sorularla Beyin Fırtınası Yapmak
  3. Arayışı Tanımlamak ve Ona Bağlı Kalmak


1. Zemin Hazırlamak : Önemsediğimiz bir konuyu seçiyoruz. Bu konuyu yeni açılardan değerlendirmemizi sağlayacak birkaç kişiyi davet ediyoruz. Dünya görüşü birbirlerinden farklı olan kişileri seçiyoruz. İdeal olarak  içlerinden 2-3 kişinin problemle doğrudan deneyimi olmamasına dikkat ediyoruz. Çalışmanın başında konuyu ve yapılacakları kısaca katılımcılarla paylaşıyoruz.

2.Sorularla Beyin Fırtınası Yapmak : Burada amacımız 4 dakikada mümkün olduğunca fazla soru üretmek. İki temel kuralımız var: Soruların hiçbirine cevap vermemek ve soruların tümünü söylendiği gibi yazmak. Dört dakikada en az 15-20 soru üretmiş olmalıyız.

3.Arayışı Tanımlamak ve Ona Bağlı Kalmak : Soruları inceliyoruz ve içlerinden en fazla potansiyele sahip olan birkaç katalitik soru seçiyoruz. Bu sorular farklı, çarpıcı ve hatta bizi konfor alanı dışına çıkaracak sorular olmalı. Bütün bu sorulardan yola çıkarak yeni bir yol belirleyip aksiyonlara başlıyoruz.

Bu teknik, farklı fikirlere ulaşmayı kolaylaştırıyor ve kimi zaman bizi konfor alanımızdan da çıkarıyor. Bol sorulu ve sorgulamalı çözümlere ulaşmanız dileğiyle....




Kaynaklar
(*)_https://hbr.org/2018/03/better-brainstorming
Resim : http://melissadinwiddie.com/podcast/160/