Sürekli İyileştirme

Sürekli İyileştirme
İyileşme ve gelişim. İş ve özel hayatımızda bizim ve dokunabildiğimiz her şeyin gelişimi...

31 Mart 2020 Salı

Yaratıcılık Geliştirilebilir mi?

Yaratıcılığı sanatla ilişkilendirme ve orijinal fikirlerin ifadesi olarak düşünme eğilimindeyiz. Pablo Picasso'nun resim kurallarını nasıl yeniden icat ettiğini düşünün. İş dünyasında özgünlük yeterli değildir. Yaratıcı olmak için, bir fikir faydalı ve hayata geçirilebilmek için uygun olmalıdır.

Seminerlerde yöneticilere şirketlerinde yaratıcılık istemedikleri bir yer olup olmadığı sorulduğunda yaklaşık% 80'i “Muhasebe” diye cevap veriyorlar. İnsanlar, yaratıcılığın sadece pazarlama ve Ar-Ge'ye ait olduğuna inanıyor gibi görünüyor. Ancak yaratıcılık bir organizasyonun her fonksiyonuna fayda sağlayabilir. Faaliyet tabanlı muhasebeyi düşünün. Bu bir icattı -bir muhasebe icadı- ve iş üzerindeki etkisi olumluydu.

İş dünyasında yaratıcılık hem düşünmeye hem üretmeye içerir. Eğer fikirleriniz varsa fakat harekete geçmiyorsanız, hayalcisiniz ama yaratıcı değilsiniz.

Brain pickings blog yazarı Maria Popova yaratıcılığı şöyle tanımlıyor.
"Yaratıcılık, aşağıdaki ikisinin birleşmesi ile oluşan bir güç : 

  1. Bilgi, iç görü, deneyim ve ilham gibi iç kaynaklarımız ve aklımızdaki tüm kırıntılardan faydalanmak
  2. Onları sıra dışı yeni yollarla birleştirmek" 


YARATICILIK 

Yaratıcılık, hem yaratıcı düşünmeyi hem de bu fikirleri hayata geçirmeyi kapsıyorsa bu iki yönü de içerecek adımlar atmamız gerekiyor. Daha önce Yaratıcı Çözümler Bulmanın Yolları yazımızda bahsettiğimiz gibi herkes doğuştan yaratıcı. Çocuklarla yetişkinler karşılaştırıldığında bu fark aşağıdaki şekilde farklılaştığı tespit edilmiş.
3-5 yaş grubundan 1500 çocukla yapılan örneklemde kümenin %98'i dahi seviyesinde iken,
8-10 yaş arasında %32
13-15 yaş arasında %10
Yetişkinlerde (+25 yaş) %2 olarak tespit ediliyor. (1)

Yaratıcılık, hem işimizi daha iyiye götürmek hem de kendimizi motive etmek için gerekli. İhtiyacımız olan yaratıcılık iken yetişkinlerde bu kadar az oranda olmasının nedenleri başka bir yazının konusu olabilir. Bu yazıda Andrew Grant ve Gaia Grant'ın yazdıkları "Yaratıcılığı Kim Öldürdü?" kitabında bahsedilen "Yaratıcı Düşünme Yaşam Döngü Modeli"ni paylaşmak istiyorum.
Kitapta önce yaratıcılığı yok eden olağan şüphelileri sıralamışlar, yani yaratıcılığı yok edenlerin neler olduğunu. Daha sonra da yaratıcılığı kazanmanın yollarından örneklerle bahsetmişler.

Yaratıcı Düşünme Yaşam Döngü Modeli şu şekilde (2):

YARATICI DÜŞÜNME YAŞAM DÖNGÜ MODELİ ADIMLARI

Bu modelde, 4 aşama ve bu aşamaların içinde 7 adım var:

1. AŞAMA _ ÖZGÜRLÜK
Özgürlük aşamasında amaç dışa açılma ve serbestçe düşünme özgürlük ve cesaretine sahip olmaktan bahsediyor. Mihaly Csikszentmihalyi'nin Akış kitabında da bahsettiği özgürlük konusuna benzerlikler içeriyor. Satış sorumlulularının kendilerine verilen satış hedeflerine yönelik çalışması yerine, gerçek finansal verilere ulaşıp kendi satış stratejilerini uygulamaları bir örnek olarak verilmiş.


  • Özgürlük sürecinde merakı besle.
  • Cesaret sürecinde muğlaklığı kabullen.


2.AŞAMA _ BAŞLATMA

  • Bağımsızlık sürecinde hayal gücünün dizginlerini çöz.

Bir konuyu odaklı olarak düşündük. Bazen o konuyu düşünmeyi tamamen bıraktığımızda çözümün aklımıza bir anda geldiğini fark ederiz. Andrew ve Gaia'ya göre bu süreçte zihnimiz yaratıcı olabilecek kadar özgür kalıyor, bu nedenle farklı çözümlere ulaşabiliyoruz.


  • Açıklık sürecinde beynin her bölümüne ulaş.

Çözüm bekleyen bir probleme hem sol beyin hem sağ beyinle cevap vermek olarak ifade edilebilir. Bununla ilgili önerilen egzersizlerden biri, bir problem için hem mantıklı hem de hayal gücüne dayanan öneriler sıralamak.

Andrew Grant'ın yaratıcı katillerini, çocukların yaratıcılığını örneklerle de anlattığı TEDX konuşmasını aşağıda bulabilirsiniz.



3.AŞAMA _ MOTİVASYON

  • Tutku sürecinde yaygın konseptleri yeniden inşa et.


Yaygın konseptlerini yeniden inşa etmek : Bilinen doğruların üzerine gidip bunları birer yargı veya engel olarak değerlendirmek yerine değiştirebilecek, dönüştürebilecek bir doğru-yargı belirlemek. Luke Williams'a göre izlenmesi gereken 3 adım var (3):

  • Durumu tanımla
  • Klişeleri ara
  • O klişeleri tutup döndür
Williams diyor ki : ""Pili şarj edersem telefon çalışır" mantıklı önermesi yerine "Pile hiç ihtiyaç duymayan bir telefon nasıl olurdu?" mantık dışı bir teşvik yapabilirsiniz."

Yaratıcılığı kazanmanın bu 4 aşaması da, aşamalar içindeki süreçler de çok önemli. Her biri için mutlaka kitapta önerilen egzersizler yapılmalı. Bu yazıda, önyargılarımızın üstüne gitmek ya da kabul ettiğimiz doğruları evirerek problemlere çözüm bulmak için önerilen egzersizler üzerinde durmak istedim.

1.egzersiz
Bir problem seçin ve problemi küçük parçalara ayırın. Bu probleme benzer ve çözülmüş problemleri inceleyin ve yeni ilişkiler kurarak probleminiz için yeni bir yaklaşım oluşturun.Yeni ilişkiler kurmak ve yeni olasılıklar oluşturmak için alakalı olmayan alanları birbirine bağlamaya çalışın.

2.egzersiz
Birçok icat başta uyumsuz görünün bağlantılarla başlar:
Tekerlerli sandalye = Tekerlek + Sandalye
Rüzgar sörfü = Rüzgar + Sörf tahtası gibi...

Gündelik olarak kullandığınız sekiz eşyayı toplatıp bir torbaya koyun. Torbadan iki eşya çekin ve bu iki objeyi birleştirip verimini arttıracak bir buluş düşünün. Eşya güneş gözlüğü, kağıt, makas, cep telefonu, v.b. olabilir.


4.AŞAMA _ DÖNÜŞÜM
Sürecin son aşaması, değişimin uzun vadeli olmasını sağlama amacını taşır. İşler için özgün yollar bulmayı sağlayacak esneklik ve gelişimi iyimserlikle sürdürebilme becerisi olan pozitifliği içerir.


  • Esneklik sürecinde farklı yollar keşfet. Esneklik için de farklı yollar keşfedebilmek için önce varolan yolu iyi tanımlamak gerekiyor. Bunun için önerilerden biri de süreç haritasını oluşturarak başlamak. Süreç haritasındaki her adımın sorumlularını belirleyerek devam etmek. Sonrasında da bu adımlardan ortadan kaldırılabilecek ya da birleştirilebilecek olanlar var mı bunu tespit etmek. 

Çok bilinmeyen bir yöntem değil. Sürekli iyileştirme çalışmalarında sıklıklar kullandığımız bir yöntem. Pratik yaptıkça da insanların bu konuda geliştiğine tanık oluyoruz.


  • Pozitiflik sürecinde iyimserliği besle. "Yapamam", "Daha önce denedik olmuyor" v.b. cümlelerin yerine olumlu bir dile yönelmek. Bu da diğer tüm konular gibi pratik yapmayı gerektiriyor.


İyileşme ve gelişim yollarında hep farklı yollar ve çözümler bulmanın peşindeyiz. Bu da yaratıcılık gerektiriyor. Yaratıcı düşünme ve eyleme geçmek için de pratik yapmak gerekiyor.
O zaman nereden başlayacağımıza, eksik kalan yönlerimizin neler olduğunu belirleyerek başlamalı. Sonra da kendimize bir plan oluşturup bu yolda bir rutin oluşturup ilerlemeliyiz.

Sizce yaratıcılığı geliştirmek, yeniden keşfetmek için gerekli başka adımlar var mı? Ya da genel olarak çalışma hayatınızı düşünürseniz bu aşama ya da adımların en çok hangisinde eksiklik var?




(1) _ https://www.edge.org/conversation/geoffrey-west
(2) & (3) _ "Yaratıcılığı kim öldürdü?" kitabı _ Andrew Grant ve Gaia Grant

25 Mart 2020 Çarşamba

Yaratıcı çözümler bulmanın yolları


Sürekli iyileştirme çalışmalarında problemleri çözerken insanlardan yaratıcı çözümler bulmalarını bekliyoruz. Yaratıcı olmak dendiğinde insanlar yaratıcı çözümler bulmanın zorluğundan ve kendilerinin yaratıcı olmadığından bahsediyor. Yaratıcı Özgüven kitabının yazarları Tom Kelley ve David Kelley'in de dediği gibi yaratıcı olmanın, herkeste doğuştan olduğuna inanıyorum. Yaşımız büyüdükçe aldığımız eğitim, yaşadığımız olaylar ve aldığımız cevaplar/tepkiler ile yaratıcılığımız sekteye uğruyor. 

Yaratıcılığımızı keşfetmenin yollarından birkaçı
  • Bakış açımızı biraz değiştirmek
  • Bu konuda yapılanları incelemek
  • Benchmark yapmak 
  • Daha çok araştırıp düşünmek için zaman ayırmak 


Bu yollardan birini hızlıca denemek için aşağıdaki örneğe bakalım:
  • Sıkıcı ya da yorucu olduğu düşünülen bir iş ya da müşteriye sunulan bir hizmet eğlenceli hale getirilebilir mi?
General Electric'in çalışanlarından olan Doug Dietz, GE Healthcare için yüksek teknolojili tıbbi görüntüleme sistemlerinin tasarım ve geliştirme çalışmalarını yönetiyordu. Doug, küçük bir kızın MRG (Manyetik Rezonans Görüntüleme) cihazına girmekten korktuğunu gördü. Kız gözyaşları içindeyken ailesi onu cesur olması gerektiği konusunda telkin etmeye çalışıyordu. Bu sırada cihazı kullanacak olan teknisyen telefonla bir anestezi uzmanı çağırdı. O anda Doug Dietz, taramalarda uzun süre hareketsiz uzanamayacak kadar çok korkan pediyatri hastalarını, rutin olarak uyuttuklarını öğrendi. Pediyatri hastalarının %80'i uyutuluyordu.
Doug, MRG makinelerini küçük çocuklar için daha az korkutucu yapma arayışında ona yardımcı olacak bir yöntem aramaya başladı.  

Bakım merkezinde küçük çocukları izledi ve empati kurmaya çalıştı. Çocuk uzmanlarıyla konuştu. GE'den bir gönüllü grubu, yerel bir çocuk müzesinin uzmanları ve iki hastanenin doktorlarından destek aldı. "Macera Serisi" adını taşıyan tarayıcının ilk protipi yapıldı ve Pittsburg Üniversitesi Tıp Merkezi'ndeki çocuk hastanesine kuruldu.

Prototiplerden biri, aşağıdaki korsan gemisi şeklindeki cihazdı.



Sadece fiziksel ortamın hazırlanması ile yetinmedi. MRG odasının macera odasına dönüşmesi için makine operatörlerine bir yönlendirme metni hazırladı. Bu metin ile operatörler küçük hastaları macera boyunca yönlendirebildiler. 

Çocuklar için yapılan yeni tasarım MRG, uyutulması gereken pediyatri hastası sayısını ciddi oranda düşürdü. Sürecin çıktılarına bakarsak iyileşmeler:
  • Daha az anestezi uzmanı ihtiyacı
  • Her gün daha çok hasta için tarama yapılabilmesi
  • Hasta memnuniyeti puanında %90 artış
  • GE Healthcare'in karında artış
Ancak Doug Dietz kendisi için en büyük ödülün, 6 yaşındaki kızına MRG "korsan gemisi"nde yapılan taramadan sonra bir annenin söyledikleri olmuş. Küçük kız cihazdan çıkıp annesinin yanına geldiğinde "Anne, yarın tekrar gelebilir miyiz?" diye sormuş.

Doug Dietz'in hikayesini kendisinden de dinlemek isterseniz aşağıda TED konuşmasının linkini bulabilirsiniz. 





4 Mart 2020 Çarşamba

Değişim ve Mutlu Beyinler

Mutluluğun reçetesini bulsanız ya da mutlu olmak için ne yapılması gerektiğini biri söylese ve yaptığınızda sonunda mutlu olduğunuz anlar çoğalsa... Böyle bir bilgiye erişim mümkün mü ya da bu bilgiye ulaşmayı kaç kişi ister bilemiyorum. Ancak son okuduğum kitaplardan biri olan Loretta Graziano Breuning'den "Mutlu Beyin", bu soruların cevabını merak edenlere yol gösterir nitelikte. Kitap, mutluluk hormonları olarak bilinen Serotonin, Dopamin, Oksitosin ve Endorfin hormonlarınızı yönetmek için neler yapabileceğinizi anlatıyor.

Herbir hormon için egzersizler verilmiş. Egzersizlerdeki temel özellik ise bu pratikleri 45 gün boyunca devam ettirmenizin gerekmesi. Anlatılanların davranışa dönüşebilmesi için bu uygulamaları yapma fırsatı sunması ve yaparken dikkat edeceğiniz konuların belirtilmesi açısından kitap değişim için yol gösterici nitelikte.

Kitapta bahsedilen bir başka konu araştırmacıların kısa bir süre önce yetişkin beyninde bile, sadece mevcut sinapsların yeni koşullara uyum sağlamakla kalmayıp yeni bağlantıların sürekli olarak kurulduğunu ve yeniden düzenlendiğini öğrenmeleri. Bu da değişimin olması için yaptıklarımızı istikrarlı bir şekilde devam ettirmemiz gerektiğini gösteriyor. Değişim için gerekenleri, günlük rutinlerimize ne kadar dahil edersek yeni yolları bulma ve geliştirme ihtimalimiz o kadar artıyor.

Firmalarda değişimin ve gelişimin olabilmesi insanlara bağlı. İnsanların farklılıklarını anlamak, benzer duyguların altında yatan hormonları araştırmak benim için heyecan verici. Daha önce Siz Kaizen yaparken hormonlarınız ne yapıyor? yazımızda da hormonların üzerimizdeki etkisinden bahsetmiştik. Hormonlar ile değişim nasıl ilişkili? Değişim, aslında yeni sinir yollar yaratmaktan geçiyor.

Yeni yollar nasıl yaratılır?

İnsanlar aynı eski sinir yollarına geri dönmeye zorlanıyorlar. Beyin kimyasına ilişkin doğru bir anlayış ve yeni alışkanlıklar oluşturma taahhüdüyle, kendi eylemlerimizle yeni mutluluk kaynaklarını çıkarmaya devam etmek mümkündür. Her mutlu kimyasal için Breuning, nörokimyasalları iyi duygular üretmeye teşvik edecek spesifik, pratik davranışlar önerir. Gelin birlikte bu önerilere ve sürekli iyileştirmede bu bilgileri nasıl değerlendirebileceğimize bakalım:

Dopamin - Dopamin ödüller tarafından tetiklendiğinden, küçük zaferleri kutlamak beyinde daha fazla dopamini uyarmak için basit bir stratejidir. Diğer dopamin taktikleri, daha büyük bir hedefe doğru küçük adımlar atıyor, hoş olmayan bir görevi küçük parçalara ayırıyor ve başarıların elde edilmesi mümkün, ancak çok kolay değil.

Raymond Kelly, operasyonel mükemmellik yolculuğunuza teorik olarak bir fil yiyecekmişsiniz gibi yaklaşmaktan söz ediyor: bir seferde bir ısırık. Kilit nokta, sürdürülebilir bir operasyonel mükemmelliyet kültürü oluşturmak için küçük, sürekli, ilerici adımlarla (“ısırıklar”) yapılandırılmış bir yaklaşım izlemektir. Spiritüel yaklaşım ve büyük beklentilerle gözümüzü korkutmak yerine alacağımız ısırıklara odaklanarak ilerlemek işimizi kolaylaştırıyor. Daha fazlası için Sizin iyileştirme yapmama nedeniniz ne? yazısını okuyabilirsiniz.

Endorfin - Endorfinleri arttırmak için, insanların daha sık gülmesi, gerektiğinde ağlaması, egzersiz rutinlerini değiştirmesi gerekir. Rutin endorfin düşmanı olabilir. Bu nedenle standardı değiştirmek, bu beyin kimyasalının miktarını arttırabilir. Burada çalışanların yaratıcılığını arttıracak, farklı bakış açılarını görmelerini sağlayacak şekilde gelişimlerine destek olmak gerekiyor.

Bu desteğin geri dönüşü :

  • Kişinin kendi yaptığı işteki rutini değiştirmesini sağlaması
  • İşlerin daha iyiye gitmesi
  • Kişi endorfin salgıladığı için yaratıcılığını daha sonra da kullanması için teşvik olması


Oksitosin - Oksitosin güçlü sosyal ilişkilerle bağlantılı olduğundan, daha fazla kimyasal madde üretme stratejileri başkaları ile olan ilişkilerimizle bağlantılı olmalıdır.
Oksitosini uyarmaya yönelik öneriler arasında aşağıdakiler yer alır:

  • İlişkileri GÜVEN üzerine inşa etmek
  • Bir ilişkiye güvenmek için küçük basamak taşları kurmak
  • Kendinize güvenilir olmaya çalışmak
  • Bir güven doğrulama sistemi oluşturmak
Daha önce Recep Yiğit ile yaptığımız podcast çekiminde liderler ve ekipleri arasındaki güvenin öneminden bahsetmiştik. Podcasti dinlemek isterseniz bu linke tıklayarak ulaşabilirsiniz. Güvendiğiniz bir yöneticiniz-lideriniz varsa onun gösterdiği yolda hedefe ulaşmak için onunla birlikte adım atmaya daha istekli olur ve sonuçta ekip olarak başarılı olursunuz.

Serotonin - Oksitosin gibi, serotonin de ilişkilerimize bağlıdır. Başkalarının bize saygı duyduğunu hissettiğimizde serotonin salınımını tecrübe ederiz. Başarılarda gurur duymak, başkaları üzerindeki etkimizi kutlamak ve kontrolümüz dışındaki durumlarla barışmak serotonin dostu desenler geliştirmemizi sağlar.

Değişimin içinde kişilerin katkısını görüp tanımak, sonraki adımlarda onları yüreklendirecektir.  Yapılan iyileştirme çalışmalarının, çalışmayı yapan kişiler tarafından sunulması ve takdir edilmesi bu hormonun salgılanmasını destekler.

Beynimiz bu hormonları salgıladığında kendimize ait öğrenilmiş yollarımız olur. Örneğin işimi her gün yaptığımdan farklı yaptım, daha kısa zamanda daha doğru bir rapor aldım. Bunun karşılığında da yöneticim tarafından takdir aldıysam benzer hareketi gelecek dönemde de tekrarlamaya çalışıyorum. Çünkü ENDORFİN ve SEROTONİN salgıladım, bunlar da beni mutlu etti. Tekrar mutlu olmak için ne yapmam gerekiyor? Tabi bütün bunları bu kimyasal salınımları ve soruları bilinçli olarak bilip bu şekilde davranmıyoruz. Ancak bizi mutlu eden, sevindiren hareketleri bilinçsiz de olsak tekrarlamaya çalışıyoruz.

Bütün bunlar işin bilimsel yanı... Genel bir doğru varsa o da İnsana İnsan gibi davrandığınızda o da işini en iyi şekilde yapmak için elinden geleni, hatta fazlasını yapıyor.